Bizi takip edin:
Sultanahmet Gezi Rehberi

Sultanahmet Gezi Rehberi

Tarihi Yarımada: İstanbul Sultanahmet'te Kültür ve Tarih Harikaları

İstanbul'un kalbi, tarih ve kültür zenginlikleriyle dolu olan Sultanahmet bölgesi, yerli ve yabancı turistlerin gözde duraklarından biridir. Bu benzersiz bölge, Osmanlı ve Bizans dönemlerinden miras kalan yüzlerce tarihi anıt, evrensel kültür etkinlikleri ve mistik atmosferi ile öne çıkmaktadır. Sultanahmet Meydanı (Hippodrome): Bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu'nun yönetim ve yaşam merkezi olan bu meydan, şu anda Arasta Bazaar, Sultanahmet Camii, Ayasofya Camii (Müze-kilise), Topkapı Sarayı, Yerebatan Sarnıcı, Hürrem Sultan Hamamı, Dikilitaş, Yılanlı Sütun, Aya İrini Müzesi, Türk İslam Eserleri Müzesi, Soğukçeşme Sokağı, İstanbul Arkeoloji Müzesi, Cağaloğlu Hamamı, Kapalı Çarşı, Çemberlitaş, III. Ahmet Çeşmesi gibi tarihi ve kültürel hazinelerle süslenmiştir.

Sultanahmet, aynı zamanda yedi tepe İstanbul'un ilk tepesi olarak göze çarparken, bu bölgeyi keşfetmek için Cab İstanbul'dan özel şoförlü bir araç kiralayabilir ve İstanbul'un eşsiz atmosferinin tadını çıkarabilirsiniz. Özel havalimanı transferleri için rezervasyon yaptırmak da ayrıcalıklı bir konfor sunacaktır.

Sultanahmet Meydanı Keşfi: Tarihin Işıltısıyla Büyülenin

Sultanahmet Camii: Tarih ve Geleneğin Buluşma Noktası

Tarihi Yarımada, özellikle Sultanahmet Camii ile anılan bir bölge olarak kendini gösteriyor. Bu görkemli cami, Osmanlı İmparatorluğu'nun 17. yüzyılın başında hükümdarı olan I. Ahmet tarafından yaptırıldıktan sonra, gelenek olmuş bir biçimde adını bu büyük liderden almıştır. Ancak ilginç bir şekilde, Osmanlı İmparatorluğu'nun diğer geleneği olan kardeş katli kuralını çiğneyen ilk padişah da yine I. Ahmet olmuştur, bu durum onu benzersiz kılan detaylardan biridir. Bu bölge aynı zamanda İstanbul'un Eski Şehir bölgesi olarak da bilinir ve turistlerin çoğu, burada geçirdikleri zamanla tarihi ve kültürel zenginlikleri keşfetmekle meşguldür. Sultanahmet'i ziyaret etmeyi düşünenler için, bu benzersiz bölgede görülmesi gereken önemli yerleri sizin için derledik. İstanbul'un tarihine tanıklık etmek ve Sultanahmet'in gizemli atmosferini keşfetmek istiyorsanız, bu bölgede geçireceğiniz zaman sizin için unutulmaz bir deneyim olacak.

Sultanahmet Camii: Osmanlı İmparatorluğu'nun İhtişamlı Mirası

İstanbul'un göz alıcı tarihini yansıtan bir mücevher olan Sultanahmet Camii, İngilizce'de Blue Mosque ya da Mavi Camii olarak bilinir. Bu tarihi cami, 1609-1616 yılları arasında Sultan I. Ahmet'in hükümdarlığı döneminde inşa edilmiştir. Cami, sadece dini bir yapı olmanın ötesinde bir medrese, darülaceze ve ticaret merkezi olarak da fonksiyon görmüştür; ancak günümüzde hala aktif bir ibadet yeridir. İstanbul'un turistik cazibe merkezlerinden biri olan Sultanahmet Camii, tarihi yarımadanın en görkemli eserlerinden biridir. Osmanlı mimarisinin zirvesini temsil eden bu cami, altı minaresi ve iç mekanındaki muazzam mavi tonlu seramikleriyle öne çıkar. Caminin muhteşem mimarisini keşfetmenin en iyi yolu, özellikle Hipodrom tarafından yaklaşmaktır. Bu noktadan (caminin batı tarafı), Sultanahmet Camii'nin büyüleyici ayrıntılarına hayran kalabilir ve İslam inancına sahip olanlar için namaz kılma, gayrimüslim ziyaretçiler için ise camiyi ziyaret etme fırsatı bulabilirsiniz. Sultanahmet Camii, beş vakit namazda kullanıldığından, ibadet saatleri dışında ücretsiz olarak ziyaret edilebilir. Bu eşsiz yapıyı ziyaret ederek, İstanbul'un tarihine ve kültürüne bir pencere açabilir ve bu tarihi mirası daha yakından deneyimleyebilirsiniz.

Arasta Bazaar: Tarih Kokan Bir Alışveriş Deneyimi

Sultanahmet Camii'nin hemen arkasında yer alan Arasta Çarşısı, diğer adıyla Sipahiler Çarşısı, Osmanlı İmparatorluğu'nda ordu içindeki en kalabalık asker sınıfı olan sipahilere ait ürünlerin satıldığı bir pazardır. Sipahiler Çarşısı adını bu döneme ait ürünlerin satılmasından almıştır. Ancak, yaklaşık bir asır önce meydana gelen yangın sonucunda birçok dükkan ciddi şekilde hasar görmüş ve bu durum, çarşının tarihini derinden etkilemiştir. 1930'lu yıllarda yapılan kazı çalışmalarında, çeşitli mozaiklerin bulunmasıyla buranın Bizans Dönemi'ne ait yapıların üzerine inşa edildiği ortaya çıkmıştır. Kullanılmayan çarşı, uzun yıllar boyunca çevre sakinleri tarafından işgal edilmiş, ancak 1980'li yıllarda Vakıflar Genel Müdürlüğü liderliğinde yürütülen çalışmalar sonucunda restore edilerek tekrar kullanıma açılmıştır. Arasta Bazaar, Kapalıçarşı ve Mısır Çarşısı gibi turistik ve hediyelik ürünlerin bolca bulunduğu bir alışveriş merkezidir, burada kişisel bakım ürünlerinden, baharatlara, giyim kuşama kadar envayi çeşit ürün bulunmaktadır. 70'e yakın dükkânın yer aldığı çarşıda, İznik çinileri, Anadolu'da dokunan antik halılar, imitasyon marka çantalar, Osmanlı tarzı giyim kuşam, deri ve kürk taklit saatler gibi çeşitli ürünler satılmaktadır. Arasta Bazaar'ın ziyaretçileri genellikle Sultanahmet ve Ayasofya gibi tarihi yerleri gezdikten sonra bu tarihi çarşıya uğramaktadır. Burada bulunurken, geleneksel bir Türk kahvesi içmeyi unutmayın. Modern hayattan uzaklaşarak tarihi bir atmosferin tadını çıkarabilirsiniz. Arasta Çarşı'sında ayrıca, kazılar sırasında ortaya çıkarılan mozaikleri görebileceğiniz bir müze de bulunmaktadır. Arasta Çarşı Mozaik Müzesi, ya da diğer bir deyişle Büyük Saray Mozaikleri Müzesi, bu eşsiz eserleri sergileyerek ziyaretçilere tarih dolu bir deneyim sunmaktadır.

Topkapı Sarayı: Sultanahmet'te Tarihin Tahtında Bir Yolculuk

Sultanahmet: Tarih ve Kültürle Dolu Aktiviteler

Sultanahmet: Tarih ve Kültürle Dolu Bir Keşif

İstanbul'un antik surlarla çevrili meydanında yürüyüş yapabilir, tarihi çarşıları, hamamları ve sarayları ziyaret edebilirsiniz. Örneğin, Osmanlı İmparatorluğu'nun en büyük saraylarından biri olan Topkapı Saray Müzeleri'nde geçmişe bir yolculuk yapabilirsiniz. Hürrem Sultan Hamamı'nda kendinizi duygusal bir arınmanın içinde bulabilir, Türk ve İslam Eserleri Müzesi'nde kutsal eserlere dokunabilirsiniz. İstanbul'un tarihi dokusunu keşfetmek için her zaman daha fazla şey bulunmaktadır. Sultanahmet Meydanı, uygun bir şekilde "dünyanın arzusunun şehri" olarak adlandırılır ve burada geçirdiğiniz zaman, zengin tarih ve kültürle iç içe bir deneyim sunar.

Hürrem Sultan Hamamı: Tarih Kokan Bir Arınma Merasimi

Hürrem Sultan Hamamı, Ayasofya Müzesi ile Sultanahmet Camii arasında, Topkapı Sarayı'nın çaprazında konumlanmıştır. 1556-1557 yıllarında Hürrem Sultan tarafından yaptırılan bu anıtsal hamam, Osmanlı döneminin klasik hamam tasarımını yansıtarak, çifte hamam şeklinde 75 metre uzunluğunda bir yapıya sahiptir. 1910 yılına kadar aktif olarak hizmet veren hamam, daha sonra uzun bir süre kapalı kalmış ve bir dönem benzin ve kağıt deposu olarak kullanılmıştır. Ancak, 1958 yılında restore edilerek tekrar hayata geçirilmiş ve 2008 yılına kadar halı dükkânı olarak kullanılmıştır.

Türk ve İslam Eserleri Müzesi: Tarih ve Sanatın Buluşma Noktası

Türk ve İslam Eserleri Müzesi, Türk ve İslam kültürünü birleştiren benzersiz bir müzedir. İbrahim Paşa Sarayı'nda, Sultanahmet Camii'nin karşısında bulunan müze, Osmanlı döneminde açılan son müze olma özelliğini taşır. 16. yüzyıl Osmanlı mimarisinin önemli eserlerinden biri olan bu sarayda, el yazması Kuran-ı Kerim, minyatür, halı, el yazması eserler, ahşap işçiliği, cam-metal-seramik eserler ve etnografya bölümlerinde yer alan benzersiz Türk ve İslam eserleri sergilenmektedir. Türk ve İslam Eserleri Müzesi, ziyaretçilere zengin bir kültürel deneyim sunarken, eşsiz eserleriyle tarih ve sanatın muazzam bir buluşma noktasıdır.

Topkapı Sarayı: Osmanlı İmparatorluğu'nun Tarihine Yolculuk

Topkapı Sarayı, İstanbul'un tarihi dokusunda önemli bir yer tutan bir Osmanlı hanedan sarayıdır. Haliç ve Boğaz'a hakim bir konumda, Ayasofya Camii'nin hemen arkasında yer alır. Saray, zamanla ek yapılar eklenerek, Fatih Sultan Mehmet'in ikametgahı olarak evrilmiş ve günümüzdeki görkemli halini almıştır. 1459-1465 yılları arasında inşa edilen Topkapı Sarayı, sadece bir konut değil, aynı zamanda Enderun Mektebi olarak kullanılarak asker ve memur yetiştirilen bir merkezdir. Sarayın içinde Arkeoloji Müzesi, Adalet Kulesi, okul bölümü, Divan-ı Hümayun, İftariye Gazebo, Bağdat Köşkü, III. Ahmet Kütüphanesi, Valide Sultan Odası, Çift Köşk, Hadımlar Taş Evi gibi görülmesi gereken birçok bölüm bulunmaktadır.

III. Ahmet Çeşmesi: Sanatın ve Tarihin Buluşma Noktası

Osmanlı döneminde çeşmeler, ilk olarak yapıların su ihtiyacını karşılamak amacıyla bütünlük içinde inşa edilmiştir. III. Ahmet Çeşmesi ise bu geleneksel Osmanlı çeşmesinin dışına çıkarak Batılılaşma etkilerini taşıyan önemli bir eserdir. Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın tavsiyesiyle III. Ahmet tarafından 17. yüzyılda inşa edilen çeşme, mimarı Kayserili Mehmet Ağa tarafından tasarlanmıştır. İstanbul'un tarihi meydanı Sultan Ahmet Meydanı'nda yer alan bu çeşme, Osmanlı mimarisinde bir şaheser olarak kabul edilir. III. Ahmet Çeşmesi, kare çeşmeler arasında en etkileyici örneklerden biridir ve Türk sanat tarihinde göz kamaştırıcı bir yer tutar. İstanbul'u ziyaret eden yabancı seyyahlar, bu anıtsal çeşmeyi gördüklerinde hayranlıkla ifade etmişlerdir.

Arasta Çarşısı ve Sultanahmet Turu: Tarihi Dokular Arasında Bir Yolculuk

Sultanahmet Meydanı: Tarihi Derinliklerde Bir Keşif

Sultanahmet Meydanı, bilinen diğer adıyla Hipodrom, çevresindeki önemli yapıları barındıran eşsiz bir tarihi meydan. Yürüyüşe çıkarken, meydanın merkezine dikilmiş Yılanlı Sütun, Mısır'dan gelen Dikilitaş (Obelisk), Örme Dikilitaş, Yılanlı Sütun ve Alman Çeşmesi gibi görülmeye değer yerleri keşfetmek mümkün. Her biri etkileyici hikayelere sahip olan bu eserler, yanlarında bulunan bilgi panoları ile zenginleştirilmiş.

Yılanlı Sütun: Antik Efsanelerin İzinde

Yılanlı Sütun, aynı zamanda bükülmüş sütun olarak da bilinir. Sultanahmet Meydanı'nda, At Meydanı olarak da bilinen yerde yer alan bu bronz anıt, iç içe geçmiş üç piton yılanını tasvir eder. Klasik dönemden günümüze ulaşan en eski ve en büyük anıt olarak öne çıkar. M.Ö. 479'da otuz bir Yunan kenti, Perslere karşı kazandıkları zaferin ardından elde ettikleri ganimetler arasındaki bronzları eriterek Yılanlı Sütun'u inşa etmiştir. Anıt, o dönemde Delphi bölgesinde Apollon tapınağının karşısına dikilmiştir. Üç başlı yılan figürünün seçilmesi, Apollon'un efsanevi bir yılanı öldürdüğü inancından kaynaklanmaktadır. Yapıldığı dönemde yılan başının üzerine altın veya altın kaplama kazanlar konulmuş ve bu kazanlarda hiç sönmeyen ateşler yakılmıştır. Sütunun üzerinde, Perslere karşı zafer kazanan otuz bir Yunan şehir devletinin isimleri yazılıdır ve bu isimler günümüzde hala Sultanahmet Camii yönüne bakan yüzeyde görülebilmektedir.

Dikilitaş (Obelisk): Antik Bir Mısır Anıtının İstanbul Serüveni

Mısır Firavunu tarafından M.Ö. 15. yüzyılda inşa edilen Dikilitaş, MS 357'de Roma İmparatoru II. Constantius tarafından İskenderiye'den İstanbul'a getirildi. MS 390 yılında İmparator I. Theodosius tarafından şu anki konumu olan hipodromda dikildi. Başlangıçta 30 metre uzunluğunda olan ve kırmızı asvan granitiyle yapılan bu dikilitaş, taşınma sürecinde hasar görmüş, ancak şu anki yüksekliği 24.87 metreye kadar varmaktadır. Orijinal yükseklik, kaide hariç olmak üzere 18.45 metreye düşmüştür. Dikilitaş'ın her iki yüzeyinde bir konsey ve savaş kabartmaları yer alırken, diğer iki yüzeyde Latince ve Yunanca yazıtlar bulunmaktadır.

Soğukçeşme Sokağı: Tarih ve Renklerin Buluşma Noktası

Soğukçeşme Caddesi, Sultanahmet Meydanı'ndan Topkapı Sarayı'na uzanan tarihi bir sokaktır. III. Ahmet Çeşmesi'nin solunda yer alan bu cadde, tarihi İstanbul evleri, Halı ve Kilim Müzesi, rengarenk cumbalı evler ve Sarnıç Restoranı gibi önemli noktalarla süslüdür. Trafiğe kapalı olan bu cadde, 1800 tarihli Türk çeşmesinin adını taşıyan Soğukçeşme Sokağı, İstanbul'un tarihini hissedebileceğiniz özel bir mekandır. Renkli evleri, kütüphanesi, Sarnıç Restoranı ve cumbalı evleriyle bu sokak, eski İstanbul'u hissetmek isteyenler için ideal bir mekan. Ayrıca, Sur-i Sultaniye'ye yaslanan tarihi yapılar, Bizans döneminden kalma su sarnıcı, Naziki Tekkesi Şeyhinin köşkü gibi tarih kokan detayları içinde barındırır. Ayasofya'nın Osmanlı döneminde cami olarak kullanıldığı zamandan kalma bir yapı da bu caddeye ismini vermiştir.

Ayasofya Camii: İhtişamın ve Tarihin Buluşma Noktası

Aya İrini Kilisesi: Tarihin Derinliklerinde Bir Mimari Şaheser

Aya İrini Kilisesi, İstanbul'un ilk kilisesi ve aynı zamanda ilk müzesi olarak öne çıkar. Adını "Kutsal Barış" anlamına gelen Aziz İrini'den alır. Yaklaşık 2500 yıllık efsanevi tarih ve mimari zenginliğiyle bu tapınak, İstanbul'un Roma döneminden kalan en büyük yapılarından biridir. Ayrıca, 588 yılında gerçekleşen Konsey'e ev sahipliği yapmıştır.

Bugünkü Aya İrini, orijinal kilisenin 532'deki Nika Ayaklanması sırasında kısmen yanmasının ardından İmparator Justinianus tarafından yeniden inşa edilmiştir. İlk yangına rağmen, ikinci yangında tamamen yıkılmamış ve onarılmıştır. 7. yüzyılda meydana gelen şiddetli depremde ciddi hasar gören kilise, restore edilmiş ve tavanlar, freskler ve mozaiklerle tekrar süslenmiştir.

Aya İrini Müzesi: Sanatın ve Mirasın İzinde

Günümüzde Aya İrini, sanat etkinliklerine ev sahipliği yaparak ziyaretçilerini tarih ve kültürle buluşturmaktadır. Yüzyıllara meydan okuyan bu kilise, İstanbul'un benzersiz mirasının bir parçasıdır ve ziyaretçilere tarihi bir yolculuk vaat etmektedir.

Ayasofya: Tarihin Kucakladığı Eşsiz Mabed

Ayasofya, dünyanın sekizinci harikası olarak kabul edilen muazzam bir yapıdır. İstanbul'un kalbinde, Sultanahmet Meydanı'nda yükselen Ayasofya (Hagia Sophia), tarihin en derinliklerine uzanan köklü bir eserdir. Bugünkü Ayasofya, aslında üçüncü kez inşa edilen bir kilisedir. İlk iki kilise, Bizans İmparatorluğu'nun zorlu dönemlerinde yok edilmiştir. İmparator Justinian, mevcut binayı 6. yüzyılda Kudüs'teki Süleyman Tapınağı'ndan daha görkemli bir Yunan Ortodoks Kilisesi olarak tasarlamıştır. Dünyanın en büyük kiliselerinden biri olma unvanını kazanmak için sadece beş yıl ve yaklaşık 11.000 kişilik bir iş gücü gerekmıştır. 1204'te Haçlılar, Konstantinopolis Patriği'nin yerine bir Latin piskopos getirerek, orijinal kalıntıların çoğunu Venedik'teki San Marco Bazilikası'na taşımıştır.

1453'te Osmanlı İmparatorluğu'nun İstanbul'u fethetmesinin ardından, Fatih Sultan Mehmet, Ayasofya'yı cami olarak kullanmaya başlamıştır. Yarım milenyum boyunca İstanbul'un baş camisi olarak hizmet veren Ayasofya, birçok Osmanlı camisi için model olarak kullanılmıştır, aralarında Sultan Ahmet Camii, Süleymaniye Camii ve Rüstem Paşa Camii bulunmaktadır. Ayasofya, Mustafa Kemal Atatürk'ün emri ve 1935 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla müze olarak hizmete açılmıştır. Ancak, 17 Temmuz 2020'de Cumhurbaşkanı kararı ile tekrar camiye dönüştürülmüştür.

Yerebatan Sarnıcı: İstanbul'un Derin Tarihine Yolculuk

İstanbul'un su ihtiyacını karşılamak üzere 6. yüzyılda (532) inşa edilen Yerebatan Sarnıcı, olağanüstü mimarisi ve 100.000 ton su depolama kapasitesi ile dikkat çekiyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından müze olarak işletilen bu mekan, yıl boyunca çeşitli ulusal ve uluslararası etkinliklere ev sahipliği yapmaktadır.

Yerebatan Sarnıcı'na ulaşmak için 52 basamaklı merdiveni tırmanırsınız. Her biri 9 metre yüksekliğinde olan 336 sütun, birbirinden 4,8 metre uzaklıkta sıralanmıştır. Sarnıcın içinde dikkat çeken detaylardan biri de eşsiz Medusa başlarıdır.

Çemberlitaş Hamamı: Geleneksel Türk Hamamının İncisi

İstanbul'da birçok farklı hamam bulunsa da, özellikle zamanınız kısıtlıysa Çemberlitaş Hamamı'nı ziyaret etmelisiniz. Hamamın, III. Murat'ın annesi Nurbanu Valide Sultan tarafından Mimar Sinan'a yaptırıldığı düşünülmektedir. Çemberlitaş Hamamı, geleneksel Türk hamamı deneyimini yaşamak isteyen yabancı turistleri ağırlar. Kese ve köpük hizmetlerinin yanı sıra kil maskesi ve aromaterapi masajı gibi özel hizmetlerden de yararlanabilirsiniz. İstanbul ziyaretinizin sonlarına doğru bu hamamda tüm yorgunluğunuzu atarak dönüş yolculuğunuza hazırlanabilirsiniz.

Çemberlitaş Sütunu: İstanbul'un Tarihi Şahidi

Sultanahmet Meydanı ile Kapalı Çarşı arasında yer alan Çemberlitaş Sütunu, neredeyse İstanbul'un tarihi kadar eski bir yapıdır. Konstantin Forumu'nun ortasına dikilen bu anıtsal sütun, forumdan günümüze kalan tek eserdir.

Çemberlitaş Sütunu, Bizans döneminde büyük bir öneme sahipti ve Osmanlı döneminde de çeşitli onarımlar geçirerek günümüze kadar gelmiştir. İstanbul'un tarihine tanıklık eden bu 1700 yıllık anıt, Tarihi Yarımada'da mutlaka görülmesi gereken yerlerden biridir.

Firuzağa Camii: Osmanlı'nın İncisi

Firuzağa Camii, 1491 yılında II. Bayezid'in Hazinedarbaşı Firuz Ağa tarafından yaptırılmıştır. Sultanahmet tramvay durağının hemen yanında yer almaktadır. Diğer Osmanlı camileri gibi kesme taştan inşa edilen caminin minaresi tek şerefelidir. Minaresi kıblenin solunda olan caminin diğer camilere göre avlusu yoktur. Kare planlı caminin bahçesinde Firuz Ağa'nın türbesi de bulunmaktadır. Sultanahmet Meydanı, İstanbul'da en çok ziyaretçi çeken bölgedir. Tarihi Yarımada'nın tam kalbinde yer alan meydanın çevresinde pek çok gezilecek yer bulunuyor.


Share:

Comments (0)

Leave A Comment