Saitabat Şelalesi / Suuçtu Şelalesi

Saitabat Şelalesi, etkileyici bir kanyondan akan sularıyla kendine özgü bir atmosfer sunuyor. Halk arasında Güvercinlik olarak bilinen bu şelale, sert kayalıkların arasından serpilerek muazzam bir manzara oluşturuyor. Bölge halkı tarafından bilinen bir diğer özelliği ise, odun ateşinde pişirilen alabalıkların çinilerinde tereyağ ile lezzetlendirilmesi. Saitabat Şelalesi çevresinde, doğanın tadını çıkarabileceğiniz piknik alanları bulunmaktadır. Bu piknik alanları, et mangal restoranları ve büfelerle donatılmıştır, böylece ziyaretçiler hem dinlenip hem de lezzetli bir mola verebilirler. Türkiye'nin tarihi ve doğal zenginlikleri arasında önemli bir yere sahip olan bu şelale, Uludağ'ın eteğinde yer almasıyla da doğa sporları sevenlerin ilgisini çekmektedir.

Suuçtu Şelalesi

Suuçtu Şelalesi ise sadece görsel bir şölen sunmakla kalmıyor, aynı zamanda piknik yapmak isteyenler için ideal bir ortam sunuyor. Ahşap piknik masalarının bulunduğu geniş bir alana sahip olan Suuçtu Şelalesi, sıcak yaz günlerinde kahvaltı veya mangal keyfi yapmak isteyenleri ağırlıyor. Şelalenin doğal çevresindeki piknik alanları, çam ağaçları altında huzurlu bir ortam sunarak ziyaretçilere unutulmaz anlar yaşatıyor.

Her iki şelale de, Bursa'nın doğal güzelliklerini keşfetmek ve doğayla iç içe bir gün geçirmek isteyenler için mükemmel seçenekler olarak öne çıkıyor.

Suuçtu Şelalesi kamp alanı, ıslak ve yeşil doğasıyla beraber piknik alanları ve enfes kahvaltılarıyla kamp yapmak isteyenlere mükemmel bir ortam sunmaktadır. Doğal olarak yetişen yüksek kavak, çam ve kayın ağaçlarıyla çevrili bu bölge, kendi kendine oluşmuş bir atmosfer sunarak kamp yapmak isteyenler için ideal bir tercihtir. Özellikle hafta sonları, aileler ve arkadaş grupları tarafından sıklıkla tercih edilen bu şelale, doğayla bütünleşme ve şehir stresinden uzaklaşma arzusundaki ziyaretçilere eşsiz bir deneyim sunmaktadır.

Gölyazı Gezilecek Yerler

Bursa, benzersiz güzelliklere ev sahipliği yapan şehirlerimizden biridir. Bu özelliklerden biri de Uluabat Gölü'nde yer alan ve dar bir yol ile karaya bağlanan, adeta bir masal köyü niteliğindeki Gölyazı Köyü'dür (Antik adıyla Apolyont). Gölyazı, Marmara'nın sakin köy atmosferini Uluabat Gölü'nün büyülü sularında sunan küçük bir yarımadadır.

Gölyazı, Uluabat Gölü'nün muazzam manzarası eşliğinde yer alan ve gün geçtikçe turizm ve konaklama sektöründe önem kazanan bir köydür. Renkli sokaklarıyla, geçmişte Rumların yaşadığı izlerini taşıyan Gölyazı, Türkiye'nin diğer balıkçı kasabalarından farklı olarak balık tutmada kadınların da aktif rol aldığı bir kültüre ev sahipliği yapmaktadır.

Gölyazı'nın sınırları oldukça küçük olsa da, bu masal köyünü keşfetmek sadece 15-20 dakika sürebilir. Gölyazı'nın tarihi, Apollon Krallığı'nın Helenistik dönem başkenti olarak başlamıştır. Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı gibi birçok medeniyetin etkisi altında kalan Gölyazı, antik döneme ait kalıntılarıyla da dikkat çeker. Roma İmparatorluğu'na ait eserler, Bursa Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir.

Gölyazı, tarih ve doğanın eşsiz bir birleşimini sunan, her geçen gün daha da popülerleşen bir destinasyondur.

Ağlayan Çınar

Bursa'nın huzur vadeden semti Gölyazı'nda, Ulubat Gölü'nün kıyısında yükselen Ağlayan Çınar, mistik bir aşkın izlerini taşıyan bir efsaneye ev sahipliği yapıyor. Hikayesi, buraya gelenleri büyüleyen, şehrin karmaşasından uzaklaşıp huzur buldukları bu güzel yerde iki aşığın kavuşamama acısını anlatır. Gölyazı Ağlayan Çınar olarak bilinen bu yaşlı ağaç, acı çeken, yorgun düşen, şehir hayatının stresinden bunalanların sığınağı haline gelmiştir. Ancak, bu güzellik ve huzur mekanında bir araya gelemeyen iki sevgilinin efsanevi aşk hikayesi, duyan herkesi hüzünle doldurur. Kavuşamayan aşıklara gözyaşı döken bu çınar ağacı, Rumlar ve Türklerin bir arada yaşadığı geçmiş yıllara tanıklık etmiş, adını duyurarak günümüze kadar gelmişti